Ülkemizde metropoliten şehirler, hızlı, bazen plana dayalı ama genellikle plansız ve istilacı beton yığınlarıyla büyüyerek, kent çeperlerinde doğal önem taşıyan vadilerini, tarım topraklarını ve su havzalarını toprak rantı baskılarıyla yok etmektedirler. Başkent Ankara da bu tür hatalı ve rant içeren dönüşüm kararlarıyla doğal çevresini giderek kaybetmektedir. Vadiler, tabanında bulunan akarsular ve doğal yapısı ile kent içinde özel ekolojiye ve mikroklimatik olarak coğrafi formlar arasında ayrıcalıklara sahiptir. İç Anadolu Bölgesin'de de Ankara İmrahor Vadisi bu özellikleri taşımaktadır. Kentin içinde kırsal kalmış bir konumu, kent içinde rüzgar koridoru ve su havzası oluşturması en önemli özelliğidir. Ankara kenti için hazırlanan ilk bütüncül plan olan 'Prof. Hermann Jansen' planında (1932) ve diğer tüm ana Nazım Planlarda (master) başlıca vadilerin ve akarsuların korunması hükmü bulunmaktadır. Ancak, Cumhuriyet'in başından itibaren vadilerini, bağlarını, derelerini ve çaylarının büyük bir kısmını kaybeden Ankara'nın akarsuları çevre duyarsızlığı içinde çarpık ve plansız kentleşme nedeni ile önce kirletilmiş, daha sonra üstleri kapatılarak birer kanalizasyon toplama ağına dönüştürülmüştür. Yapılan tüm planlara rağmen Ankara'da nüfusun hızlı artışı, şehrin dışa doğru genişlemesine, çeperlerdeki yeşil dokunun korunamamasına ve tahrip edilmesine neden olmuştur. İmrahor Vadisi, Ankara'nın Nazım İmar Planlarında, korunacak bölge olarak belirtilmesine rağmen 2000'li yıllar sonrasında, Kentsel Dönüşüm Kanunu kapsamına alınmıştır. Dönüşüm plan ve projeleri kapsamında vadinin yamacına ve tabanına yapılmış Yeni Güneypark Kentsel Dönüşüm Alanı uygulamaları vadinin tüm doğal karakterini bozmuştur. Planlama uygulamaları devam ettiği takdirde İmrahor Vadisi'nin giderek tümünün aşırı yoğun yapılaşma tehdidi altında bulunduğu açıktır. Tez çalışmasında; Eymir-Moğan Gölleri Havzasındaki doğal çevre koruma çalışmaları, sonuçları ve İmrahor Vadisi içinde '' Yeni Güneypark Kentsel Dönüşüm Alanı'' planlama ve sonuçları ele alınmıştır.
In our country, metropolitan cities grow with rapid, sometimes plan-based but often unplanned and invasive concrete piles, destroying the valleys, agricultural lands and watersheds of natural importance on the urban areas with soil rant pressures. Ankara, the Capital, is increasingly losing its natural environment with such wrong and rant-containing transformation decisions. Valleys have special ecology and microclimatically geographic forms within the city with their natural structure and streams located at its base. The Imrahor Valley of Ankara in the Central Anatolia Region bears these characteristics. A rural location within the city, wind corridor and water basin in the city is the most important feature of the formation. The first holistic plan prepared for the city of Ankara 'Prof. Hermann Jansen ' Plan (1932) and all other Master Plans include the provision of protection of major valleys and streams. However, since the beginning of the Republic, Ankara's rivers, which have lost much of their valleys, vineyards, creeks and streams, were first polluted due to skewed and unplanned urbanization due to environmental insensitivity, and then their tops were closed and turned into a sewage collection network. Despite all the plans, the rapid increase of the population in Ankara caused the city to expand outward, the green tissue on the walls to be preserved and destroyed. The Imrahor Valley was included in the Urban Transformation law after the 2000s, although it was mentioned in Ankara's Nazım zoning plans as a protected area. Within the scope of the transformation plans and projects, the new Güneypark Urban Transformation area applications made to the slope and base of the Valley have disrupted the whole natural character of the Valley. It is clear that the whole of the Imrahor Valley is increasingly under threat of intensive construction if planning applications continue. In his thesis, The Natural Environment Conservation Studies in the Eymir-Mongan Lakes Basin, their results and the planning and results of the ' New Güneypark Urban Transformation area' within the Imrahor Valley were discussed.