Hükümetler, sağlık, ulaşım, kentsel gelişim gibi çeşitli endüstri alanlarında altyapı proje yatırımlarında fon sıkıntısı çekmektedir. Yakın bir zamana kadar hükümetlerin üzerinden finansman yükünün kaldırılması amacıyla "özelleştirme" bir çözüm olarak ortaya çıkmıştı. Benzer şekilde EPCF (Mühendislik-Temin-İnşaat-Finans) modeli de, büyük çaplı altyapı yatırımlarının fonlanmasında ciddi katkı sağlamıştır. Ancak bunların hiçbirisi, hazinedeki borç yükünün azaltılması veya kaynak kaybının önüne geçilmesi için yeterli olamamıştır. Son derece esnek bir yapıya sahip kamu ve özel sektörün kuvvetli yanlarını birleştiren Kamu Özel Ortaklığı tam da arzu edilen amaca hizmet eder bir biçimde geçtiğimiz son yıllarda hayata geçmiştir. 1980 sonrasında İngiltere'de başlayıp sonrasında tüm dünyaya yayılan ve son zamanlarda Türkiye'de de şehir hastaneleri, havaalanı, altyapı ve köprü projelerinde de kullanılan Kamu Özel Ortaklığı, kamu hizmetlerinin sunumunda kamu ile özel sektör arasında yapılan, uzun dönemli yatırım projelerinde özel sektörün büyük finansal riskleri üstlendiği, kamunun ise hizmet sunumunu gerçekleştirdiği bir anlaşma türüdür. Tanımından da anlaşılacağı üzere KÖO'nın en belirgin özelliği kamu tarafından halka sunulacak olan ve yüksek bütçe gerektiren geniş çaplı sosyal ve ekonomik projelerin riskleri ve finansmanı özel sektörün sorumluluğundadır. Kamu Özel Ortaklığı kendi içerisinde birçok alt model bulundurmaktadır. Yap-İşlet-Devret, Yap-Kirala, Tasarla-Yap-Finanse Et-İşlet, Yap-Sahip Ol-İşlet modelleri buna örnek olarak verilebilir. Bunun yanı sıra, tarafların arasında sorumlulukların paylaşılması ve fayda-maliyet ilişkisinde Kamu Özel Ortaklığında tek sınırlayıcı etken tarafların yaratıcılığıdır. KÖO ile hayata geçirilen projeler hem kamu hem de özel sektör açısından birçok avantaj sağlamaktadır. Bu avantajlardan en önemlisi; özel sektörün bütçe esnekliğinden, yönetim becerilerinden, dinamizminden, yaratıcılığından ve teknolojisinden faydalanılması ile kamunun halka daha kaliteli, hızlı ve donanımlı bir hizmet sunabilmesidir. Ayrıca, toplumun refahı düşünülerek yapılan hizmetler sonucunda ekonomik büyüme sağlanmaktadır. Özel sektör ise kamu ile ortak bir amaca hizmet ederek kârını maksimize edebilmekte ve hem ülke içinde hem de ülke dışında ekonomik yönden ve ismen kendisini kanıtlayabilecek şansa sahip olmaktadır. Kamu Özel Ortaklığı Proje Finansman Modeli projenin hayata geçirilmesi aşamasında mali yeterlilik, bütçe, kredi, projeden ve özsermayeden elde edilecek nakit akışı, bilanço ile teknik veriler ve varsayımlara dayanarak projenin fizibilitesini ve yatırımın kârlılık oranını sayısal veriler ile değerlendirmeye yarayan bir kaynaktır. Proje finansman modelinde beklenti, yatırımın borç karşılama kapasitesi ve iç verimlilik oranının bankalar tarafından verilen sınır değerden yüksek olmasıdır. Böyle bir durumda bu projenin verimli bir yatırım olduğu söylenebilir. Bu çalışmanın amacı, Kamu Özel Ortaklığı'nın ne olduğunu, hangi alanlarda kullanıldığını açıklamak ve hem kamu hem de özel sektör açısından Kamu Özel Ortaklığı'nın kârlılık analizini Yap-İşlet-Devret modeli ile bir nikel madeni işletmesine uyarlanan kamu özel ortaklığı proje finansman modeli metadolojisiyle göstermektir. Çalışmanın üçüncü bölümündeki tablolarda yapılan hesaplamalar Excel uygulaması üzerinden gerekli formüller ve iterasyonlar uygulanarak hesaplanmıştır. Bu çalışmada, Kamu Özel Ortaklığı kavramının daha iyi anlaşılabilmesi için uygulamaya dair ayrıntılı bir bakış açısına yer verilmiş ve hem kamuya hem de özel sektöre faydalı olabilmesi için Kamu Özel Ortaklığı Modeli kavramı sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Kamu Özel Ortaklığı, Kamu Özel Ortaklığı Proje Finasman Modeli
It has been quite a long time that the governments have suffered from shortage of funds in the attempts of investing infrastructure projects in different industries including health, transportation, urban development, and water supply. Until very recently privatization emerged as a solution in respect of relieves from financial burdens of government. Similarly, Engineering Procurement Construction Financing (EPCF) model contributed a great deal of support to funding large scale infrastructure projects. However, all these models were not sufficient to save the governments either to undertake debts on their treasury or to face huge amounts of recourse losses. Public Private Partnership which is extraordinarily flexible, very versatile and enforcing the strong sides of private sector and public authority, has been carried into effect over the past few decades. PPP used in the recent years in Turkey for realization of city hospitals, airports, bridges and other infrastructure projects, emerged in 1980 in UK then spread over the world is a kind of partnership between the private and public sectors where private sector undertake financial risks and public sector undertake to supply public services in long term investment projects. As seen from the definition, the most distinctive factor of public private partnership is that the risks and funding of the large scale social and economic projects put in service by public sector and need high budget, are in the responsibility of private sector. Public Private Partnership accommodates many sub-models in its entirity. Build-Operate-Transfer, Build-Lease, Design-Build-Finance-Operate, Build-Own-Operate models can be given as examples. But, it should be noted that the only restriction in Public Private Partnership about how to share liabilities and how to establish benefit-cost relations, simply depends on the creativity of the sides. The projects which are realized with PPP provide lots of advantages in terms of both public and private. The most important one of these advantages is that public sector produce services with better quality, well equipped and in a faster way due to the budget flexibility, management skills, dynamism, creativity and technology that the private sector provide to public. In addition, economic growth is achieved as a result of the services provided by the welfare of the society. On the other hand, private sector becomes able to maximize its profit as serving for a common purpose with the public and thus he gets the chance to prove himself at home and abroad by his name and well-being. During the stage that the project comes into life, PPP Financial Modelling is a source for evaluation of the project in terms of feasibility and investment profitability depending upon the assessment of numerical data resulted from the studies of financial capacity, budget, credibility, cash flow (from project and equity), balance sheet and other technical data. In financial modelling, the expectation is that the depth coverage ratio and the internal rate of return of the investment should remain at the level above the banks would accept. In case that these criteria are fulfilled simultaneously, the investment can be entitled as "feasible" for both public and private sides. The aim of this study is to explain what the Public Private Partnership is, in which areas it is used and demonstrate profit analysis of the PPP in terms of both public and private sector through the Build-Operate-Transfer model and the methodology of public private partnership project financing model adapted to the nickel mine operation. In this thesis, a thorough understanding of Public Private Partnership concept is given taking into consideration of all application aspects and cases faced in application in order to achieve a study to contribute to those who are indulged in Public Private Partnership by some reasons. Key Words: Public Private Partnership, Public Private Partnership Project Finance Modelling