In Tess of the d’Urbervilles Thomas Hardy depicts a godless world where human consciousness is unable to comprehend the consciousness of the universe. Hardy shows that, having created God as the culmination of his own moral perception, man hopelessly expects mercy and poetic justice from his own creation. Tess’s catastrophe is not the work of Christian God, but the work of the powers beyond the understanding of the character. Although Hardy suggests the solution for the circle of tragedy in human solidarity, in the civilization of man, or in the social stratification of the Victorian world, however, there is no place for peace and harmony. Hence, from Hardy’s perspective, man is alone and defenseless in the face of the tragedy awaiting him. Criticizing in a sardonic way the patriarchal mentality and the ignorance of his main character Tess, Hardy reveals that human existence is tragic, and what defines the life of individual is crass-casualty.
Thomas Hardy Tess of the d’Urbervilles adlı eserinde tanrısız bir dünyada insan bilincinin evrensel bilinci algılayamayacağını hikaye eder. Hardy Tanrı kavramının aslında insanın ahlaki algılayışının bir sonucu olduğunu ve insanın kendi yarattığı bu varlıktan çaresiz bir şekilde ilahi adalet ve merhamet beklediğini anlatır. Tess’in felaketini planlayan da Hristiyan tanrısı değil, karakterin algılayamayacağı güçlerdir aslında. Hardy, bu döngüyü kırmanın yolunun insan dayanışmasından geçtiğini gösterse de, insanın yarattığı medeniyette, ya da Victoria Çağı’nda barış ve huzur yoktur. Dolayısıyla, Hardy’nin bakış açısından değerlendirildiğinde, insan kendisini bekleyen trajediye karşı yalnız ve savunmasızdır. Alaycı bir şekilde insan cehaletinin ve ataerkil düşünce kalıplarının tezahürünü ana karakteri Tess’e yüklerken, Hardy varoluşun trajik olduğunu, bireyin hayatını da sadece kör talihin belirlediğini söyler.