Bu tez J. M. Coetzee'nin Robinson Crusoe'nun yeniden yazımı olan romanı Foe'da mekân kavramını inceler. Foe çok ünlü ve kanonik bir metni bir kadının bakış açısından yeniden yazarken kurmaca bir kronoloji yaratır. Tezde Foe adlı romanın mekânsallığın ideolojik boyutları ve Robinson Cruose'nun kanonla ilişkisi üzerine ortaya attığı sorular anlaşılmaya çalışılırken, Henri Lefebvre'nin mekânı sosyal bir üretim olarak kavramsallaştırması ve Michel Foucault'nun ortaya attığı "Heterotopya" kavramı fiziksel mekânların analizinde temel alınmıştır. Foe'nun Robinson Crusoe'yu nasıl tekrarla farklılaştırdığı fiziksel mekânların karşılaştırmalı analiziyle ortaya koyulurken, iki roman arasındaki farklılıkların merkez/marjin, erkek/kadın, yazar/anlatıcı ve sömürgeci/sömürge gibi ikilikler arasındaki gerilimleri ne şekilde öne çıkardığı anlaşılmaya çalışılmıştır. Son olarak, fiziksel mekânların farklı temsillerinin Foe'nun metinsel mekânını Julia Kristeva'nın metinlerarsılık kavramı üzerinden tüm bu ikilikleri kapsayacak şekilde nasıl ortaya çıkardığı ve nasıl "kendi üzerine düşünen bir karşı-mekân" yarattığı incelenmiştir
This thesis explores the concept of space in J. M. Coetzee's Foe (1986) as a rewriting of Daniel Defoe's Robinson Crusoe (1719). Foe creates a fictional chronology to rewrite a famous canonical text from the perspective of a woman. While trying to understand the ideological dimensions of spatiality in Foe and how it subverts certain issues regarding canonicity in Robinson Crusoe, Henri Lefebvre's concept of space as a social product and Michel Foucault's concept of "Heterotopia" constitute the basis for the analysis of certain physical spaces in both novels. The thesis makes a comparative analysis of these spaces in order to reveal the repetition with difference that is manifest in Foe, and tries to understand how these differences utilize the tensions between the center/the margin, the male/the female, the author/the narrator, and the colonizer/the colonized. Finally, the thesis traces how the different representations of these physical spaces influence the textual space of Foe to produce a self-reflexive counter-site that encompasses all these differences, which is manifest through intertextuality as Julia Kristeva defines it.