1991 sonrası sona eren iki kutuplu sistemin ardından, Uluslararası İlişkilerde yeni kavramsal ve teorik yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Bunlar içinde Samuel Huntington'ın "Medeniyetler Çatışması" tezi, dünyanın bölüneceği yeni kutupların medeniyet temelli olacağını ileri sürmüştür. Bu temel üzerinde ülkelerin dost-düşman ayrımına gideceği varsayılmaktadır. Ancak, 1991 sonrası uzamış çatışma örneklerinden Dağlık Karabağ sorununa ilişkin olarak İran'ın yaklaşımları, Huntington'ın tezine adeta bir antitez ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, mevcut tezde, İran'ın dış politika yapım ve uygulamaları üzerinden Ermenistan ile stratejik ortaklığı ve Azerbaycan ile sorunlu ilişkileri irdelenmektedir. Bu çerçevede, tezin ana argümanı, İran'ın dış politikasının, Ermenistan ve Azerbaycan ile ilişkilerinin, Dağlık Karabağ çatışmasına dair yaklaşımının Huntington'ın bahsi geçen tezine Güney Kafkasya bölgesinde bir antitez oluşturduğu ve bu durumun kısa ve orta vadede kalıcı olduğudur. Bu zeminde, öncelikle Huntington'ın tezine dair betimleyici ve açıklayıcı bir anlatı sunulmuştur. Ardından, Dağlık Karabağ çatışmasına dair tarihi arka plan araştırılmıştır. Akabinde, İran dış politika yapım ve uygulamaları ile Ermenistan ve Azerbaycan ile ikili ilişkileri iki ayrı bölümde incelenmiştir. Bunu müteakip, elde edilen bulgular neticesinde İran'ın Dağlık Karabağ çatışmasına dair yaklaşımı ve dış politika eylemlerinin, medeniyetler çatışması tezinde bahsi geçen Huntington savları zemininde ne ölçüde karşılık bulduğu örneklenmiştir. Son tahlilde, çalışmaya konu Huntington tezinin küresel nitelikte bir geçerliliğinin olmadığı, uzamış bölgesel çatışma örneklerinden İran – Ermenistan – Azerbaycan bağlamlı olarak Dağlık Karabağ sorununun bunu kanıtlar nitelikte olduğu ve en azından kısa ve orta vadede söz konusu dinamiklerin varlığını sürdürmesi olasılığının yüksek olduğu ifade edilmektedir.
New conceptual and theoretical approaches emerged in International Relations following the end of the bipolar system in 1991. Among these, Samuel Huntington's "Clash of Civilizations" thesis contends that the new poles into which the world would split up would be civilization-based. It is assumed that the states would define friends and foes on such basis. Iran's approach towards Nagorno-Karabakh, a well-known post-1991 protracted conflict case, fairly constitutes an anti-thesis against Huntington's thesis. In this context, the present thesis scrutinizes Iran's strategic partnership with Armenia as well as problematic relations with Azerbaijan, by way of investigating Iran's foreign policy formulations and practices. In such a framework, the main argument of the thesis is that Iran's foreign policy, its relations with Armenia and Azerbaijan, and its approach towards the Nagorno-Karabakh conflict constitute a thesis against the clash of civilizations thesis in the South Caucasus region, which is likely to remain unchanged in the short- and medium-terms. Upon such background, the thesis first provides a descriptive and explanatory narration on Huntington's thesis. Then, it explores the background conditions of the Nagorno-Karabakh conflict. Following this, it investigates Iranian foreign policy formulations and practices as well as its bilateral relations with Armenia and Azerbaijan, in two separate parts. It then epitomizes to what extent Iran's Nagorno-Karabakh approaches and foreign policy actions correspond to Huntington's arguments mentioned in the clash of civilizations thesis. In the final analysis, it concludes that the aforementioned Huntington's thesis does not apply universally, that the Nagorno-Karabakh issue as a protracted regional conflict affecting Iran – Armenia – Azerbaijan is enough proof of this, and that the present dynamics are highly likely to remain in at least the short- and medium-terms.