19. yüzyılın en güvenilir ulaşım araçlarından biri olan buharlı trenlerin icadıyla birlikte gelişen demiryolu sistemi, dünya devletleri için yeni ve açık bir "ulaşım-taşımacılık" ağının kurulmasını sağlamıştır. Bu sistemsel gelişimin Anadolu'ya uzanımı Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1830'lara rastlamaktadır. Bu dönemde demiryollarının inşası Anadolu ve liman kentlerinde kentsel, yapısal ve mekânsal değişimlere neden olsa da asıl büyük değişimler millî mücadele sonrasında Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş döneminde gerçekleşmiştir. Cumhuriyet, Osmanlı Devleti'nden farklı olarak, demiryolu inşasında milli ve modern politikalar izlenmiş, Anadolu kentlerinin gelişimini ulusal demiryolu ve sanayi politikaları desteklemiştir. Cumhuriyet'in ilanı ardından ülke demiryolu ağları ile örülmüştür. Yapılan demiryolları ile ülke içerisinde özellikle ekonomik entegrasyon ve iç pazar bütünlüğü sağlanması hedeflenmiş, sanayileşme hareketi ile Anadolu kentlerinde mekânsal yapılanmanın en önemli bileşenlerinden biri haline gelmiştir. Kuruluş dönemi sonrasında demiryolu yapımı yavaşlayan bir eğilim gösterse de 2000'li yıllarla birlikte özellikle çağın ulaşım teknolojilerindeki gelişimine uygun olarak yüksek hızlı tren hatları inşa edilmeye başlanmıştır. Yüksek hızlı trenlerin gelişimini önceleyen yakın dönem demiryolu uygulamaları, bu yeni ağlardaki durak noktaları olan garların üretimini ve kentsel mekâna etkisini anlamayı gerektirmektedir. Bu tezin amacı, geç Osmanlı döneminden bu yana yapımına başlanan ve Anadolu kentlerinde yapısal değişimlere neden olan demiryollarının kentsel mekân etkisini okumaktır. Bunun için öncelikle, Cumhuriyet öncesi ve kuruluş döneminde inşa edilen demiryolu hatlarının kentsel mekân oluşturmadaki etkileri garlar ve istasyon caddeleri üzerinden izlenmiştir. Ardından, yakın dönem uygulamalarla ortaya çıkan garların, kentsel mekâna etkileri araştırılmıştır. Bu çalışmada, her döneme dair uygulamaların izlenebildiği Ankara kenti örneğinde yola çıkılarak, istasyonların ve istasyon caddelerinin mekânsal yapılanmasında kent girişi ve kent omurgası yaratmadaki etkileri ortaya konulmuştur. Demiryolu istasyonlarının kent morfolojisini hangi boyutta etkilediğini ve kentsel gelişme ve değişme üzerindeki izleri örnek alan üzerinden inceleyen bu tez çalışmasının, yeni inşa edilecek hatların durak noktası olacak kentlerin deneyimlemeye açık oldukları süreç için bir altlık oluşturması hedeflenmiştir.
Being one of the most reliable means of transportation of the 19th century, the railway network, which developed with the invention of steam trains, provided the establishment of a new and open transportation network for the world states. The extension of this systemic development to Anatolia coincides with the 1830's during the Ottoman Empire period. Although the construction of railways in this period caused urban, structural and spatial changes in Anatolia and port cities, the main changes took place in the founding period of the Turkish Republic after the national struggle. The Republic, unlike the Ottoman Empire, followed national and modern policies in the construction of railways, and thus, national railway and industrial policies supported the development of Anatolian cities. After the proclamation of the Republic, the country was covered with railway networks. With the railway construction, it was aimed to ensure economic integration and internal market integrity across the country, and it became one of the most important components of spatial structuring in Anatolian cities together with the industrialization movement. Although railway construction showed a slowing trend after the establishment period, high-speed train lines started to be built by 2000's in accordance with the development of transportation technologies. Recent railway applications prioritizing the development of high-speed trains require understanding the production of new stations, which are the stopping points in these new networks, and their impact on urban space. The aim of this thesis is to read the spatial impacts of the railways since their initial constructions in late Ottoman Empire period, causing structural changes in Anatolian cities. For this, first of all, the effects of the railway lines built in the pre-Republican and establishment period on creating urban space was monitored through the stations and station streets. Then, the effects of the recently constructed stations on urban space was investigated. Departing from the case of Ankara city, where the practices of each period can be followed, the study put forward the influence of stations and station streets on producing urban Gates and urban spire in the spatial structuring. Examining the extent to which railway stations affect the morphology of the city and the traces on urban development and change through the case study, this thesis aims at developing a baseline for the cities that are open to experience of being the stopping point of the newly built lines.