Özet:
Hayat fiziki olarak içinde geçtiği için, mimarlığın insanlar üzerinde güçlü
bir etkisi vardır. Mimarlık eserlerinin ifadesi zamana, yer ve toplumlara göre
değişiklikler gösterir. Bu değişiklikler
gözlemlenmiş ve genel olarak “üslȗp” diye adlandırılmışlardır. Sükȗnet ve
durağanlığın hâkim olduğu Eski Çağlar’da üslȗpların uygulanması çok yavaş
olmuştur. Üslȗp değişimlerinin hızı teknolojik gelişmelere bağlı olarak giderek
arttı, o kadar ki bir insan ömrü içindeki değişimlerin hızını takip etmek çok
güç. İçinde yaşanılan dönem içerisinde oluşan üslȗpları ayırt etmek güçtür
fakat geçmiş dönemler incelendiğinde görebilmek kolaydır. Bununla birlikte,
gündelik hayatı kontrol eden günlük nesneler, yapılar ve hatta yerleşimler
incelendiğinde, belli bir üslȗbu tanımlayabilmek mümkündür. Her dönem insan
eliyle yaratılmış her şey üzerinden gözlemlenebilecek belli bir estetik
anlayışı yansıtır. Bu noktadan hareketle, 20. yüzyıla hükmeden temel üslȗp
Modernizm olarak adlandırılabilir. Öte yandan mimaride ve tasarımda Modern
Hareket kendi içinde çeşitlemeler ya da dallar içerir. Bunlardan bazıları
belirgin ve güçlüyken bir kısmı da gölgede kalmışlardır. Art Deco bu ikinci
gruptandır ve bu nedenle bu makalenin konusu olarak seçilmiştir.