Özet:
Bu çalışma Küçük Prens karakterinin, Mahler’in ayrılma-bireyleşme kuramına göre incelenmesini amaçlamaktadır. Mahler’in kuramı bebeğin biyolojik doğumunu, ardından gelen psikolojik doğumunu ve normal otizm dönemi ile başlayıp yenidoğanın ilk üç yılını içine alan ve bireyselleşmeyi içeren bir süreçtir. Bu sürecin iki öncül evresi normal otistik evre ve normal ortakyaşamsal evre olarak belirlenmiştir. Altıncı ay ile birlikte başlayan ayrışma-bireyleşme sürecinin dört alt evresi ise farklılaşma ve beden imgesinin gelişimi, alıştırma, yeniden yakınlaşma ve bireyliğin pekişmesi ve coşkusal nesne sürekliliğinin başlangıcı olarak tanımlanmıştır. Bu dönemde yenidoğanın kendilik algısının temelleri atılırken, kendilik algısına dair kazanımlarını yaşamı boyunca sürdürmesi beklenir. Bu süreçte anne ile bebek arasında ikili ilişkiler gözlemlenir. Bu ikili ilişkiler gelecekte nesne temsillerinin oluşumuna katkıda bulunur. Mahler’e göre gelişim, yenidoğanın bakım verenle yaşadığı karşılıklı simbiyotik bağlılıktan kopup ondan ayrılmasını içeren bir süreçtir. Bu açıdan bakıldığında, Mahler’in kuramı yenidoğanın bakım verenden bağımsız olarak kendi kimliğine nasıl ulaştığını tespit etmeyi hedefler. Hikâyede Sahra Çölü’ne uçağı düşen bir Pilot ile bu çölde karşılaştığı Küçük Prens’in başından geçen olaylar anlatılmaktadır. Hikâyede Küçük Prens’in Gül ile ilişkisi daha sonra yaşadığı yerden ayrılmasının ardından karşılaştığı gezegenler ve Sahra Çölü’nde tanıştığı Pilot ve Tilki anlatılmaktadır. Küçük Prens’in Pilot, Tilki ve farklı gezegenlerde yaşayan kişilerle tanışmasıyla, dış dünyayla ilgili uyaranlara maruziyeti de artmıştır. Bu uyaranlarla birlikte Küçük Prens incelenirken Mahler’in ayrılma-bireyleşme kuramı temel alınmıştır.