Özet:
Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 599. maddesinde benimsenen “küllî
halefiyet prensibi” uyarınca mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile birlikte
mirası bir bütün olarak ve kanun gereğince kazanırlar. Mirasbırakanın
ölümüyle birlikte, miras yolu ile intikali mümkün olan tüm haklar ve aynı
zamanda borçlar herhangi bir işleme gerek kalmaksızın, bir bütün olarak
mirasçılara geçer. Mirasçılar, mirasbırakanın intikale elverişli tüm
borçlarından, kural olarak kendilerine intikal eden terekeyle sınırlı
olmaksızın kişisel malvarlıklarıyla ve müteselsilen sorumlu olurlar.
Mirasçıların, mirasbırakanın borçlarından müteselsilen ve tüm
malvarlıklarıyla şahsen sorumlu olmaları, alacaklıların menfaatini korurken,
dış ilişkide alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olan mirasçı için
ekonomik açıdan ciddi tehdit oluşturabilmektedir. Bu durumu dikkate alan
kanun koyucu, müteselsil ve şahsi sorumluluk karşısında mirasçıları
korumaya yönelik bir takım düzenlemelere yer vermiştir. Bunlardan biri,
terekenin resmi defterinin tutulması halinde deftere kaydolunan kefalet
borcundan mirasçıların sorumluluğunu sınırlandıran 630. maddede
hükmüdür.
Mirasçıların mirasbırakanın kefalet borcundan sorumluluğunu
sınırlandıran TMK’nın 630. maddesine göre, mirasın resmi defterinin tutulmasının talep edildiği ve mirasın tutulan deftere göre kabul edildiği
durumda mirasçılar, mirasbırakanın kefalet borcunun tamamından değil,
terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi halinde kefalet alacaklısına
düşecek miktarla sınırlı olmak üzere bütün malvarlıklarıyla sorumlu
olacaklardır.