George Eliot lived in a period marked by rapid changes and radical ideas. She had the opportunity to witness change and question the dogmas of her time during her transformation from a village girl to an educated woman, and through getting acquainted with the influential intellectuals of the nineteenth century. In time, she formed her own philosophy against the rigidly defined codes of Victorianism, and she came believe in the prominence of reality in life and art. Hence, reality became the perfect media for her to depict the true picture of individual in society. For Eliot, the individual is a problematic, self-deceptive being: he/she is inclined to form a fictitious image of himself/herself and fake social relations which result in self-deception and insincerity, and which distort the natural flow of life. The solution for this problem, Eliot thinks, is to encounter reality through a tragic experience which teaches and brings maturity to the individual and to life itself. In Adam Bede, George Eliot depicts four flawed, escapist characters: Adam, Dinah, Hetty, and Arthur are, in their own ways, self-deceptive, ego-centred figures. Having already formed second personality traits, they are neither true to themselves nor to the society do they live in. In the end these personality traits cause the emergence of tragedy and suffering after which their lives turn to normal. However, wisdom comes too late: it comes after experiencing reality. self-deception, family, parentification, individual, society, maturity.
George Eliot hızlı değişimler ve radikal fikirlerin damga vurduğu bir dönemde yaşamıştır. On dokuzuncu yüzyılın etkili entelektüelleri ile olan tanışıklığı ve köylü kızından eğitimli bir kadına dönüşümü ile bu değişime şahit olma ve zamanın dogmalarını sorgulama fırsatını elde etmiştir. Zamanla Victoria Döneminin katı kurallarına karşı kendi felsefesini oluşturmuş hem hayatta hem de sanatta gerçekliğin önemine inanmıştır. Böylece gerçeklik toplum içerisindeki bireyi resmetmesi adına onun için mükemmel bir araç haline gelmiştir. Eliot'a göre birey problemli, kendi kendini aldatan bir varlıktır: kendisine kurmaca bir imge oluşturarak içtensizlikle ve kendini aldatmayla sonuçlanan sahte sosyal ilişkiler kurmaya eğilimlidir ve bu da hayatın normal akışını bozmaktadır. Eliot bu sorunun bireyi eğitmekle beraber ona ve hayata olgunluk getirecek trajik bir deneyimle karşılaşılarak çözülebileceğini düşünmektedir. Adam Bede'de, George Eliot kendi hayatlarından kaçmaya çalışan ve her biri kendi açısından kendini aldatan ve ben merkezli olan dört kusurlu karakteri resmetmektedir; Adam, Dinah, Hetty, ve Arthur. Çoktan ikincil bir kişilik oluşturan bu karakterler ne kendilerine ne de içinde yaşadıkları topluma karşı doğrudurlar. En sonunda bu kişilik özellikleri yaşanmasından sonra hayatı normale çevirecek olan bir trajediye ve ıstıraba sebep olur. Fakat bilgelik çok geç gelmektedir: trajedi yaşandıktan sonra. kendi kendini aldatma, aile, ebeveynlik, birey, toplum, olgunluk.