Borçlar Kanunu’nda imkânsızlık, başlangıçtaki imkânsızlık ve sonraki imkânsızlık şeklinde ikili bir
ayırımla düzenlenmiştir. Başlangıçtaki imkânsızlık, butlan yaptırımına tabi tutulmuşken, sonraki imkânsızlığa borçlunun kusurlu olup olmamasına göre farklı sonuçlar bağlanmıştır. fiayet borçlanılan edim borçlunun kusurundan kaynaklanan sebeplerle imkânsız hale gelmişse, borçlu tazminat ödemekle yükümlü olacaktır. Buna karşılık borçlanılan edimin borçlunun kusuru olmaksızın imkânsız hale gelmesi halinde borçlu borcundan kurtulacaktır. Tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, edimin imkânsız hale gelmesiyle borcundan kurtulan borçlu, karşı taraftan aldıklarını sebepsiz zenginleşme kurallarına göre iade etmekle yükümlü olduğu gibi, alacaklı tarafından henüz ifa edilmeyen karşı edimi isteme hakkını da kaybeder. Kural bu olmakla birlikte kanunda ve sözleşmede düzenlenen bazı istisnai hallerde borçlunun imkânsızlık sebebiyle borcundan kurtulmasına karşılık, karşı edimi isteme yetkisini kaybetmeyeceği kabul edilmektedir.
Impossibility in the Code of Obligations has been regulated as being separated into two as the original impossibility and supervening impossibility. Original impossibility is being subjected to invalidity sanction whereas supervening impossibility has been tied to different results depending on whether the indebted is in fault or not. If the act being indebted has become impossible owing to reasons caused by the fault of the indebted party, the indebted shall be obligated to pay indemnity. However, if the act being indebted has become impossible without the fault of the indebted party, then the indebted shall be relieved from the debts thereof. At the contracts that fully burden both parties with debt, the indebted party, that is relieved from his/her debts with the act becoming impossible, shall be liable from returning the items received from the other party as per unjust enrichment rules and shall also lose his/her right to request for the counter-act that has not yet been performed by the creditor. Although this is the rule, in certain exceptional cases regulated in the law and contract, it is accepted that, in response to being relieved from the debt to impossibility, the indebted will not lose his/her authority to request for the counter-act.