Kadın çalışanların cam tavan sendromuyla örgütsel bağlılıkları arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışan bu araştırmanın sorunsalı, cam tavan sendromu ile örgütsel bağlılık ilişkisi üzerine kurgulanmıştır. Kadın bireylerin cinsiyetleri sebebiyle birden fazla role sahip olmalarının yanında işletmelerde de görünmeyen bir takım engellere maruz kalmaktadırlar. Söz konusu bu görünmeyen engellerin bünyesinde çalıştığı işletmeye olan bağlılıklarını azaltacağı tahmininden kaynaklanmaktadır. Çalışma, üniversitede eğitim veren kadın akademisyenlerin cam tavan algılarıyla örgütsel bağlılıkları arasındaki ilişkinin açıklanması amacıyla yapılmıştır. Araştırma neticesinde, akademisyenlerin cam tavan algılarıyla örgütsel bağlılıkları arasında anlamlı ve negatif bir ilişki saptanırken; cam tavanın alt boyutlarından olan çoklu rol üstlenme, kadınların kişisel tercih algıları, örgüt kültürü, informal iletişim ağları, mesleki ayrım, stereotipler ve örgüt politikaları ile duygusal bağlılık arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir.
The problematic of this study, which tries to explain the relationship between female employees' glass ceiling syndrome and their organizational commitment, is based on the relationship between glass ceiling syndrome and organizational commitment. In addition to having more than one role due to their gender, women are exposed to a number of obstacles that are not visible in enterprises. These unforeseen obstacles arise from the assumption that they will reduce their commitment to the enterprise they work for. The study is carried out to explain the relationship between the glass ceiling perceptions and the organizational commitment of the female academicians who teach at the university. As a result of the research, a significant and negative relationship between academicians' perception of glass ceiling and organizational commitment; a significant relationship between emotional commitment and multiple role taking which is a sub dimension of glass ceiling, women's perceptions of personal choice, organizational culture, informal communication networks, professional discrimination, stereotypes and organizational policies were found.