dc.contributor.author |
Duran Uzun, Cem
|
|
dc.contributor.author |
Akgün, Mert Hüseyin
|
|
dc.contributor.author |
Sümer, Fatma
|
|
dc.date.accessioned |
2020-12-01T11:24:34Z |
|
dc.date.available |
2020-12-01T11:24:34Z |
|
dc.date.issued |
2018-02-12 |
|
dc.identifier.citation |
Duran Uzun, C.; Akgün, M.H.; Sümer, F., "2017'de hukuk ve insan hakları", 2017'de Türkiye, Ankara, Seta Yayın, pp 260-297 ,2018. |
tr_TR |
dc.identifier.isbn |
9789752459502 |
|
dc.identifier.uri |
http://hdl.handle.net/20.500.12416/4299 |
|
dc.description.abstract |
2017 Türkiye’nin birçok alanda önemli gelişmeler yaşadığı ve bu gelişmelerin hukuk,
yargı ve insan hakları alanlarında kendisini gösterdiği bir yıl oldu. “2017’de Hukuk
ve İnsan Hakları” başlıklı bu bölümde ilk olarak yasama faaliyetleri incelenecek daha
sonra yargı ve insan hakları alanlarında geride bıraktığımız senede yaşanan önemli
gelişmelere değinilecektir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 2017 yılında yasama faaliyetleri açısından yoğun bir dönem geçirdi. Meclisin bu yılki en önemli gündemini Anayasa
değişikliği oluşturdu. Türkiye 1961 Anayasası’nın kabulünden bu yana hükümet sistemi ve 1982 Anayasası’nın yürürlüğe girmesinden kısa süre sonra da sivil anayasa
arayışları içine girmişti. Bu arayışların sonucu olarak çeşitli girişimlerde bulunulsa da
tatmin edici bir sonuç alınamamıştı. 2016’nın son aylarında ise AK Parti ve MHP temel olarak hükümet sistemi değişikliğini amaçlayan 22 maddelik Anayasa değişikliği
teklifini hazırladı ve bu teklif 10 Aralık 2016 tarihinde TBMM’ye sunuldu. Mecliste
21 Ocak’ta Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
ile kabul edilen teklif 1982 Anayasası’nın yaklaşık yetmiş maddesini değiştirmekte ve
parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişi sağlamaktadır.
TBMM Genel Kurulunda kabul edilen Anayasa değişikliği hakkında 16 Nisan’da halk oylaması yapılmıştır. Anayasa değişikliği referandum sonucunda yüzde
51,41 evet oyu ile kabul edilmiştir. Değişiklik yürütmenin yanı sıra yargıya dair
de önemli hükümler içermektedir. Anayasa değişikliğinin özellikle hükümet sistemine ilişkin olan hükümleri birlikte yapılacak ilk Meclis ve Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinin ardından yürürlüğe girecektir. Cumhurbaşkanının siyasi parti üyesi
olabilmesi, askeri yargının kaldırılması ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun
(HSYK) yeniden yapılandırılması gibi düzenlemeler ise referandumun ardından
uygulamaya konmuştur.
Yoğun bir yasama dönemini geride bırakan TBMM’nin Aralık 2015–Aralık
2016 tarihleri arasında kabul ettiği yasa sayısı 113 iken geçtiğimiz yılda toplam
285 kanun kabul edilmiştir. Anayasa değişikliği dışında bu yıl çıkarılan kanunların
büyük kısmını iki veya çok taraflı uluslararası anlaşmaların uygun bulunmasına
ilişkin yasalar oluşturmaktadır. Yasama faaliyetlerinin daha çok uluslararası anlaş-
262
2017’DE TÜRKİYE
setav.org
malara dair olması iç hukuka ilişkin düzenlemelerin çoğunlukla kanun hükmünde
kararnamelerle (KHK) yapılmasından kaynaklanmaktadır. 2017 yılında Meclis
tarafından olağanüstü halin (OHAL) süresinin uzatılması, İçtüzük değişikliği ve
sınır ötesi askeri harekatlarda hükümetin yetkilendirilmesi konuları başta olmak
üzere 37 Meclis kararı alınmıştır. Uzun yıllardır gündemde olan TBMM İçtüzük
değişikliği de bu yıl gerçekleşmiştir.
2017 yılında istinaf mahkemelerinin daha etkin bir seviyeye gelmesi ve alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin yaygınlaştırılmasıyla yargı reformu süreci devam ettirilmiştir. Diğer yandan yargı başta Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)
olmak üzere terör örgütleriyle yoğun şekilde mücadele edilen bu dönemde etkin
bir rol üstlenmiştir. Nitekim halihazırda 15 Temmuz darbe girişimine dair açılan
300’ü aşkın dava bulunmaktadır. Ana davalardan darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast girişiminde bulunulmasına ilişkin dava sanıklara verilen
ağır cezalar ile neticelenmiştir. Diğer darbe davalarının da önümüzdeki yıl büyük
oranda karara bağlanması beklenmektedir. Darbe girişimine yönelik bu davaların
dışında FETÖ’nün paralel devlet yapılanmasına yönelik ülke genelinde binlerce
soruşturma ve kovuşturma da devam etmektedir.
Bu yıl insan hakları alanında özgürlük-güvenlik dengesinin çok fazla anlam
kazandığı bir dönem olmuştur. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ
ile etkin mücadele amacıyla ilan edilen OHAL dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin (AİHS) 15. maddesi çerçevesinde temel hak ve özgürlükler alanında olağan döneme göre daha ileri tedbirler alınmıştır. Bununla beraber tehdidin
ağırlığıyla orantılı olarak başlangıçta alınan ağır önlemlerin zamanla yumuşatıldığı
görülmüştür. Örneğin OHAL’in yürürlüğe girmesinden sekiz gün sonra ilan edilen
bir KHK ile azami gözaltı süresi otuz güne çıkarılmış ve gözaltına alınan şüphelinin avukatıyla görüşme hakkının beş gün süreyle kısıtlanabileceği öngörülmüştür.
Tehdidin ilk günlere nazaran azalması üzerine 23 Ocak 2017’de yeni bir KHK ile
gözaltı süresi yedi güne düşürülmüş ve şüphelinin müdafii ile görüşme hakkına
ilişkin sınır kaldırılmıştır.
OHAL uygulamasının doğası itibarıyla karşılaşılan tehdidi bertaraf etmek
amacıyla temel hak ve hürriyetlerle ilgili birtakım tedbirler alınsa da terörle mücadelenin hukuki meşruiyetini korumak ve mağduriyetleri giderebilmek için 23
Ocak 2017’de kabul edilen 685 sayılı KHK ile kamuoyunda kısaca OHAL Komisyonu olarak bilinen “Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu” kurulmuştur.
Komisyon ile OHAL KHK’ları kapsamında haklarında işlem tesis edilen kişilerin
başvuru yapabilecekleri bir idari itiraz yolu oluşturulmuştur. Ayrıca Komisyonun
kararlarına karşı yargı yoluna da gidilebileceği için Anayasa gereği yargısal denetime
kapalı olan KHK’lar ile yapılan işlemler idare mahkemelerinin denetimine açılmıştır. Öte yandan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) OHAL Komisyonunu
Köksal/Türkiye kararında tüketilmesi gereken bir iç hukuk yolu olarak tanımıştır.
setav.org 263
2017’De HUKUK ve İNSAN HAKLARI
OHAL Komisyonunun kurulması ve Komisyonun AİHM tarafından iç hukuk yolu
olarak tanınmasıyla birlikte 31 Ekim itibarıyla Türkiye aleyhindeki derdest başvuru
sayısı 24 bin 600’den 8 bin 300’e düşmüştür. Adalet Bakanlığı bu sayının önümüzdeki dönemde düşmeye devam edeceğini öngörmektedir.
Türkiye 2017 yılında mülteci politikası ile gösterdiği eşi görülmemiş insani duyarlılığını sürdürmüş ve dünyada en çok mülteci barındıran ülke haline gelmiştir.
Bununla birlikte Suriyelilerin eğitim ve çalışma koşullarını iyileştirecek düzenlemeler
de hayata geçirilmiştir. |
tr_TR |
dc.language.iso |
tur |
tr_TR |
dc.publisher |
Seta Yayın |
tr_TR |
dc.rights |
info:eu-repo/semantics/openAccess |
tr_TR |
dc.title |
2017'de hukuk ve insan hakları |
tr_TR |
dc.type |
bookPart |
tr_TR |
dc.relation.journal |
2017'de Türkiye |
tr_TR |
dc.contributor.authorID |
19006 |
tr_TR |
dc.identifier.startpage |
260 |
tr_TR |
dc.identifier.endpage |
297 |
tr_TR |
dc.contributor.department |
Çankaya Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Kamu Hukuku Bölümü, Anayasa Hukuku Anabilim Dalı |
tr_TR |