Türk edebiyatında roman türünde eser veren yazarların Batılılaşma meselesine yoğun olarak ilgi
gösterdiği görülür. Bu aynı zamanda, özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısı ve 20. yüzyılın başlarında
toplumsal olarak Batılılaşmaya yönelik mevcut eğilimin bir tezahürüdür. Toplumdaki bu yenileşme
sürecinde kadının konumu da elbette sorgulanmış ve bu konu edebiyatta, çoğunlukla romanlar
aracılığıyla karşımıza çıkmıştır. Bu anlamda çalışma, kadın hareketlerindeki görünürlüğüyle de
bilinen Halide Edip Adıvar’ın mektuplaşmalar biçiminde kaleme alınmış 1912 tarihli romanı
Handan’ı odağına almaktadır. Romanın merkezindeki karakter olan Handan’ın kendisini
birbirinden farklı şekillerde arzulayan ve Batılılaşmış görünen erkek karakterlerle sorunlu ilişkisi,
modernleşme sürecinde kadının toplumdaki konumunu da sorgulamaya iter. Romanda Nâzım,
Hüsnü Paşa ve Refik Cemal karakterleri, bu süreci Batı’yı yüzeysel biçimde taklit ederek tecrübe eden
erkek karakterlerdir. Bu erkek karakterler, toplumdaki yeni tip erkeği farklı şekillerde temsil ederken
buna paralel gelişen yeni kadın tipini çelişkili biçimde özümseyememektedirler. Handan, toplumsal
meselelerde fikirleri olan iyi eğitimli bir kadındır. O, geleneksel çizgideki hemcinslerine kıyasla
erkeklerle daha rahat iletişim kurar, erkeklerin de bulunduğu meclislerde serbestçe görüşlerini
açıklar, üstelik onlarla tartışmalara girmekten geri durmaz. Handan bu yönleriyle Nâzım’da, Hüsnü
Paşa’da ve Refik Cemal’de belirgin bir çekince uyandırır. Çalışma Handan’ın bu üç erkekle ilişkisine,
erkeklerin bu yeni toplumsal süreçte kadınlar karşısındaki çelişkili tutumuna ve Handan’ın gelenek
karşısındaki konumlanışına eğilmektedir.
Turkish novelists seem to be deeply involved in the question of Westernization. That is, at the same
time, a reflection of the social tendency towards Westernization, through the second half of the 19th
century and early 20th century. The position of woman in society was also examined through that
innovation period, and many novels emphasize this problem. In this respect, the article focuses on
the novel Handan, which is in the form of correspondence and was first published in 1912, written by
Halide Edip Adıvar, who is a prominent figure in women’s movement. The novel’s main character
Handan’s problematical love affairs with Westernized-like men desiring her in various ways, prompt
us to question the position of woman in society in the modernization period. The novel characters
Nâzım, Hüsnü Pasha and Refik Cemal shallowly imitate West through that same period. On one hand,
those characters represent a new-type man in society in various ways, but on the other, inconsistently,
they cannot internalize the new-type woman. Handan is a well-educated woman who has ideas on social issues. Unlike other women in society representing traditional values, she feels comfortable in
her conversations with men, she expresses her opinions freely in men’s gatherings; besides, she does
not refrain from entering into discussions with men. With all those aspects, Handan causes an
obvious hesitation for Nâzım, Hüsnü Pasha and Refik Cemal. This article focuses on Handan’s love
affairs with those three male characters, men’s contradictory manner towards women in this new
social context, and Handan’s positioning in respect of tradition.