Çağdaş hukuk sistemlerinde hizmet sözleşmesine farklı bir nitelik kazandıran işçinin bizzat çalışma borcu, Roma
hukukunda opera (iş görme faaliyeti) kavramının rest (şey, mal) niteliğine mi; yoksa factum (fiil, olgu) niteliğine mi
sahip olduğu hususu ile yakından ilgilidir. Konunun aydınlatılabilmesi, Roma’da iş ilişkilerinin gelişiminin irdelenmesini zorunlu kılmaktadır. Opera kavramı özünde faaliyet kavramına karşılık gelmekle birlikte, Roma hukukunda
şaşırtıcı bir şekilde factum (fiil, olgu) kavramıyla değil; res (şey, mal) kavramıyla özdeşleştirilmiştir. İşe ilişkin
hukuki ilişkilerin Roma’nın en eski dönemlerinde köleler açısından ele alınmış olmasının bu duruma etkisi bulunmaktadır. Nitekim, Roma hukukuna göre res kabul edilen kölenin, kendisi ile opera (faaliyet)’sı arasında bir ayrım
yapılmamıştır. Böylece iş ilişkisinin aslında konusunu oluşturan kölenin -başka bir açıdan işçinin- nitelikleri, zaman
içinde iş görme faaliyetine karşılık gelen opera ile eş değer kabul edilmiştir. Benzer şekilde, bir faaliyetin görülmesi anlamını taşıyan opera’nın facere (yapmak) borcuna vücut vermediği; dare (vermek) borcu meydana getirdiği
vurgulanmıştır. Özgür Romalıların kendi aralarındaki iş ilişkilerinin zaman içinde yaygınlaşmaya başlaması ise söz
konusu bakış açısını değiştirmemiştir. Ayrıca, bir res (şey, mal) olarak opera’nın bu niteliğinin misli olmayan bir
karakterde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Romalı hukukçular tarafından causa operarum kavramıyla, opera’nın,
çeşitli değişken ögelerden oluşan bir yapısının olduğu ve kendi özünü oluşturan öznel ve nesnel sebepler aracılığıyla değiştiği ifade edilmiştir. İşçinin niteliğiyle ilgili sebepler öznel sebepleri oluştururken; işe ve işin yapılacağı
zamana ilişkin sebepler nesnel sebep kabul edilmiştir. Söz konusu bakış açısı nedeniyle, aynı işin, aynı kişinin
edimiyle bile, öncekiyle aynı şekilde tekrar edilemeyeceği savunulmuştur. Bu nedenle, Roma hukukuna göre
işçinin, üstlendiği iş görme borcunu bizzat ifa etmek zorunda olduğu ifade edilmiştir. Nitekim söz konusu bakış
açısıyla esasen vurgulanmak istenen, iş görme ediminin kişiye bağlı oluşudur. Günümüzde işçinin bizzat çalışma
borcu olarak adlandırılan bu kavram, Romalı hukukçular tarafından oldukça farklı ve felsefi bir bakış açısıyla
geliştirilmiştir.
Employee's duty to work in person gives a characteristic feature to the service contract in contemporary legal
systems. The concept of opera (service) in Roman law should be examined in order to explain this duty. In this
respect, the elements of opera, the concept of opera as a res, the non fungibility character of opera and the
concept of causa operarum are tried to be analyzed. Interestingly enough, opera which means an activity was not
accepted as a factum in Roman law; rather it was accepted as a res. Therefore, it is emphasized by Roman jurists
that it could be a subject of facere instead of dare. Moreover, the legal relationship between a slave and a master
as the oldest form of labour relations in Rome was effective in recognition of opera as a res since the slave as a
res and his opera was not considered to be independent of each other. In this regard, the historical development of
labour relations in Rome should be examined. In addition, the Roman jurists created a philosophical concept called
causa operarum and stated that opera has a structure consisting of variable elements. In relation to this concept,
the opera had different characteristics and varied according to the objective elements such as the place or the time
of performance and to the subjective elements such as the employee’s age or his strenght. In other words, opera
as a res was not fungible. Thus, the same work, even with the performance of the same person, could not be
repeated in the same way as before and so the employee is obliged to perform the contractually assumed works in
person.