As one of the most important elements in design and architecture, color is influential on the way space users perceive the interior and feel in it. Furthermore, in the literature there is evidence that color has more than an aesthetic effect by having psychological effects that subsequently affect the comfort and positivity of the people in a certain interior space. Several studies argue that the choice of color in the interior space is correlated to personal factors such as personality, gender, age and culture. However, other reviews and studies deny the link between the two parameters. In this research, a subjective methodology using a questionnaire involving 161 participants from two different cultural backgrounds; Libyan and Turkish, was utilized in order to test any difference for choice of color for interior residential spaces. Testing the hypotheses established on correlations between the color choice of interior residential spaces with the gender and cultural background factors, the results of the study show that there is no significant difference between the choice of both groups in both cases at a confidence level of p<0.05.
Tasarım ve mimaride en önemli unsurlardan biri olan renk, alan kullanıcısının iç mekanı algılama ve içinde hissetme biçimini etkilemektedir. Ayrıca, literatürde, renklerin tasarım etkisini belirli bir iç mekan alanındaki insanların konforunu ve pozitifliğini etkileyen psikolojik etkilerden geçtiğine dair kanıtlar bulunmaktadır. Birçok çalışma, iç mekan renk seçiminin kişilik, cinsiyet, yaş ve kültür gibi kişisel faktörlerle ilişkili olduğunu ileri sürmektedir. Bununla birlikte, diğer incelemeler ve çalışmalar iki parametrenin arasındaki bağlantıyı inkar ederek etmektedirler. Bu araştırmada, Libyalı ve Türklerden olusan iki farklı kültürel geçmişten gelen 161 katılmcıya bir anket uypulanarak öznel bir metodoloji kullanılmıştır, iç mekan yerleşim alanları için renk seçimi için herhangi bir fark test edildi. İç yerleşim alanlarının renk seçimi ile cinsiyet ve kültürel arka plan faktörleri arasındaki korelasyonlar üzerine kurulan hipotezleri test eden çalışmanın sonuçları, her iki grupta da p<0.05 güven düzeyinde seçim arasında anlamlı bir fark olmadığını göstermektedir.