The conflict between religion and science started after the Renaissance in the west and continued through the age of Copernicus and Galileo to the 19th century. During this conflict, many people especially the scientists, tried to enlighten people's minds at the cost of paying high prices. Copernicus and Galileo were among those scientists who suffered a lot from this conflict and even were accused of being against the doctrines of the Christian Church. The conflict between religion and science reached its climax during the Victorian Age, which was both called the age of scientific advancements and the age of religious controversies. Scientific findings, which conflicted with the teachings of the Bible caused a definite crisis of faith and the people of the age began questioning the meaning of life and the existence of God. Alfred, Lord Tennyson was one of these people who found himself in a profound doubt and came at the verge of loosing his former belief after reading Lyell's Principles of Geology and Chambers' Vestiges of Creation. Under the influence of scientific views of his time, Tennyson wrote his famous poem In Memoriam A.H.H which reflected all his doubts, conflicts and finally his consolation by reconciling science and faith. mIn the following decades it was Thomas Hardy who continued Tennyson's uncertainties. Although he was a devoted Christian in the first part of his life, after the publication of The Origin of Species he started to loose his former religious values. Influenced by the ideas of Darwin and Huxley, he called himself a "harmless agnostic" and became more and more cynical about the existence of God. As poets who were highly aware of the scientific advancements of their time, Tennyson and Hardy reflected these ideas through their poems.
Bilim ve din arasındaki çatışma, batıda Rönesanstan sonra başlamış, Kopernik ve Galile'nin çağlarında da devam ederek, 19. yüzyıla uzanmıştır. Bu uzlaşmazlık boyunca, pek çok insan özellikle bilim adamları ağır bedeller ödeme pahasına insanları aydınlatmaya çalışmışlardır. Kopernik ve Galile, bu çatışmada son derece mağdur olmuş, hatta kilisenin öğretilerine karşı gelmekle suçlanmış bilim adamları arasında yer almışlardır. Bilim ve din arasındaki bu çatışma, hem bilimsel gelişmeler, hem de dini çekişmelerin yaşandığı çağ olarak adlandırılan Viktorya Dönemi' nde doruk noktasına ulaşmıştır.İncilin öğretileriyle çelişen bilimsel buluşlar,kesin bir inanç krizine yol açmış ve çağın insanları, bilimsel çalışmaların ışığı altında,hayatın anlamım ve Tanrı'nın varlığını sorgulamaya başlamışlardır. Tennyson da kendini derin bir şüphenin içinde bulan ve Lyeel'in Jeolojinin İlkeleri ile Chambers'in Yaradılışın İzleri adlı kitaplarım okuduktan sonra inancım kaybetmenin eşiğine gelen insanlardan biridir. Bu bilimsel görüşlerin etkisi allında Tennyson, tüm şüphelerini, çelişkilerini, acılarım ve en sonunda bilim ve dini uzlaştırmasıyla duyduğu rahatlamayı yansıttığı ünlü şiiri in Memoriam A.H.H'ı yazmıştır. Tennyson'ın şüphelerini, takip eden yıllarda Hardy sürdürmüştür. Hayatının ilk yansında dindar bir Hristiyan olduğu halde, Darwin' in Türlerin Kökeni adlı kitabının basımının ardından Hardy dini değerlerini kaybetmeye başlamıştır. Darwin ve Huxley'in etkisiyle, kendisini zararsız bir agnostic olarak tanımlamış ve tanrının varlığı hakkında giderek daha şüpheci olmaya başlamıştır. Çağlarındaki bilimsel gelişmelere son derece duyarlı olan Tennyson ve Hardy bu yeni fikirleri, şiirleri vasıtasıyla yansıtmışlardır.