Although criticized for her indifference to the Industrial Revolution or Napoleonic Wars, Austen was a keen observer of her society in terms of relations between man and woman. She reflected her observations in her novels by describing pre-marriage and marriage interaction, as she was aware that in any society matrimony was an institution that best revealed the characteristics of the broad social structure. Austen questioned the marriage types she witnessed: She saw that marriages were either for money or for sex. Thus, neither man nor woman was happy. For Austen, simple love, too, was not a reliable ground on which marriage could be based. To reveal her successful matrimony concept, Austen compares different marriage types in Pride and Prejudice. In her opinion, readers would be able to find the "ideal marriage type" by reading in between the lines. For Austen, the ideal marriage is an agreement between social demands and personal desires, and this makes the union fulfilling and IV respectable. Yet, this respectability does not mean "noble" family title, wealth, or "influential" acquaintances. At this point, by stressing the importance of individuality, Austen challenges the bourgeois viewpoint, which gives priority only to social rank and money. She is aware that equalizing the public and private forces is a difficult task. However, she shows the readers that individuals like Elizabeth and Darcy are able to go through this laborious formation and find happiness in marriage.
Jane Austen Endüstri Devrimi ve Napolyon Savaşları'na bir yazar olarak ilgisiz kalışı nedeniyle eleştirilmesine rağmen, toplumu kadın-erkek ilişkileri açısından yakından gözlemlemiştir. Yazar bu gözlemlerini romanlarında evlilik ve evlilik öncesi ilişkiler olarak aktarmıştır; çünkü evliliğin her toplumda, geniş toplumsal yapının özelliklerini en iyi ortaya koyan kurum olduğunun farkındadır. Austen tanık olduğu evlilikleri sorgulamış ve bu evliliklerin ya para, ya da cinselliğe dayandığını görmüştür. Bu nedenle ne erkek, ne de kadın mutludur. Austen için basit aşk da evlenmek için sağlam bir neden olamaz. Austen, Pride and Prejudice adlı romanında başarılı evlilik kavramını tanımlarken, değişik evlilik türlerini karşılaştırır. Yazarın düşüncesine göre okuyucular "ideal evlilik tipi"ni satır aralarını okuyarak bulabilirler. Austen için ideal evlilik, toplumsal beklentiler ve kişisel istekler arasındaki uyumdan oluşur. Topluma uygunluk ve aynı zamanda bireysellik birlikteliği hem tatmin edici, hem de saygın hale getirir. Ancak, VI bu saygınlık yalnızca ailenin "asil" soyadı, serveti veya "nüfuzlu" tanıdıkları olması demek değildir. Austen bu noktada çağının sadece statü ve paraya önem veren burjuva değer yargılarını, bireyselliğin önemini vurgulayarak sorgular. Yazar toplumsal ve bireysel istekler arasında denge kurmanın zor bir iş olduğunun farkındadır. Ancak, Elizabeth ve Darcy gibi bireylerin bu zor süreçten geçerek evlilikte mutluluğu bulabileceklerini okuyucularına gösterir.