Çağdaş ceza hukuku anlayışında objektif sorumluluk esası terk edilmiş; bunun yerine suça tesir eden nedenlerin de göz önünde bulundurulduğu subjektif sorumluluk esası benimsenmiştir. Böylece insan psikolojisi temel alınarak; maruz kalınan bir tehlike nedeniyle işlenen suçun belirli şartlar altında ceza yaptırımından muaf tutulmasına imkan tanımak amacıyla zorunluluk hali kurumu düzenlenmiştir. Zorunluluk halinden bahsedebilmek için hukuken korunan hakka yönelen bilerek neden olunmayan ağır ve muhakkak bir tehlike olmalıdır. Bunun yanında tehlikeden başka suretle korunma imkanı olmadığı gibi bu tehlikeye katlanma yükümlüğünün de bulunmaması gerekir. Son olarak fail tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantılı olacak şekilde bu tehlikeyi savuşturacak düzeyde bir eylem gerçekleştirmelidir. İşte tüm bu şartların varlığı halinde failin ceza sorumluluğu ortadan kalkacaktır. Zorunluluk halinin ceza hukuku açısından hukuki esası tartışmalıdır. Kurumun hukuki esası hakkında günümüzde üç görüş mevcuttur. Bunlardan ilki; zorunluluk halinin bir hukuka uygunluk nedeni olarak kabul eden görüş, ikincisi; zorunluluk halini mazeret sebebi (kusurluluğu etkileyen neden) kabul eden görüş ve sonuncusu ise kusurluluk halini bazı durumlarda mazeret sebebi bazı durumlarda ise hukuka uygunluk nedeni olarak kabul eden görüştür. Çalışmamızda doktrindeki farklı görüşlere ve uygulamayı yansıtabilmek açısından çeşitli Yargıtay kararlarına yer verilerek, kurumun tarihçesi, hukuki esası ve koşulları incelenmiş; benzer kurumlarla karşılaştırma yapılmak suretiyle aralarındaki farklar ve mevzuatta yer alan özel düzenlemeler ortaya konulmaya çalışılmıştır.
In the understanding of modern criminal law, the principle of objective liability was abandoned and, instead, the principle of subjective liability where the factors affecting the crime are also taken into consideration has been adopted. Thus, on the basis of human psychology, the 'state of necessity' was regulated in order to allow an exemption from criminal sanctions under certain conditions for the crimes committed due to a threat imposed. The state of necessity requires the presence of a serious and absolute threat targeting a legally protected right, that is not intentionally caused. In addition, there must be neither any other ways to get protected nor any obligation to suffer from such threat. Finally, the perpetrator must have committed an act to an extent that offsets the threat in a way proportional between the severity of the threat and the subject and means used. The penal responsibility of the perpetrator would vanish only in case of the presence of all these conditions. The legal basis of the state of necessity is controversial in terms of the criminal law. Today, there are three different views available on the legal basis of the state of necessity. The first of these views takes the state of necessity as a reason for compliance with laws whereas the second view considers the state of necessity as a matter in extenuation (reasons for culpability) and the last view establishes the state of necessity as either a matter in extenuation or a reason for compliance with laws on a case by case basis. In our study, we examined the history, legal basis and conditions of the state of necessity by including the different views in the doctrine and various Supreme Court decisions in order to well reflect the practice, and put forward the differences between the state of necessity and other similar circumstances by making comparisons and the other specific regulations in the legislation.