In Paradise Lost, John Milton succeeds in creating semi-religious and semi-scientific viewpoints about the Biblical fall of man. With his own contribution to the interpretation of the fall, he depicts the paradoxical nature of the universe where the two powers --God and Satan-- collide, making man torn between the two. Through personifying God and Satan, and through concertizing their abstract realms –Heaven and Hell-- Milton reinterprets the “sacred” phenomena in a concrete way. With an unusual beginning to the work where he depicts Satan as a “hero,” revealing also the tragic and the non tragic sides of the arch enemy of God: Milton shows him as constituting one side of the opposites --good and evil-- and serving God’s motives. Torn between God and Satan, man’s position seems forlorn, at first. Yet, Milton interprets this “unfortunate” state as fortunate, rather than depicting the fall as the victory of Satan’s intrigues. Thus, what Milton is after is to stress that “original sin,” despite its painful results, is a chance for man to unite with God. Hence, Milton claims that God’s logic in creating a paradoxical power structure has worked for the good of man. Making Satan His own antagonist, and letting him tempt man, God has caused man’s fall, thereby increasing his wisdom and intellect, making him more than what he was. Finally, from Milton’s viewpoint, man will be transformed into a being deserving both Heaven and a status next to God.
John Milton, İncil’in insanın cennetten kovuluşuyla ilgili yorumuna Paradise Lost (Kayıp Cennet) adlı eserinde yeni bir yaklaşım getirmiştir. Hikayesinde yarattığı epik evrende iki gücün –Tanrı ve Şeytan—çarpıştığı paradoksal yapıyı ve insanın iki kutup arasındaki bölünmüşlüğünü anlatır. Milton, Tanrı ve Şeytan’ı insanlaştırıp onların soyut alemlerini --Cennet ve Cehennem-- somutlaştırarak, “kutsal” kavramları yeniden yorumlar. Başlangıçta Şeytan’ı bir kahraman olarak gösterdiği eserinde, Tanrı’nın kadim düşmanının trajik ve güçlü yanlarını ortaya koyarken, Şeytan’ı büyük paradoksun –iyi ve kötü-- bir cephesi ve Tanrı’nın amaçlarına hizmet eden bir varlık olarak görür. Tanrı ve Şeytan arasında bölünen insanın konumu ise ilk başta ümitsiz gibidir. Ancak, Milton bu “talihsiz” durumu, Şeytan’ın entrikalarının bir zaferi gibi göstermekten çok, insan için hayırlı bir durum olarak yorumlar. Bu nedenle Milton; can yakıcı sonuçlarına rağmen “ilk günah”ın Tanrı’yla bütünleşmek anlamında insan için bir şans olduğunu vurgularken, Tanrı’nın bu paradoksal güç yapısını yaratan mantığının insanın yararına olduğunu iddia eder. Tanrı, Şeytan’ın kendine başkaldırmasını sağlayıp insanı baştan çıkarmasına müsaade eder ve en değerli varlığını cennetten kovar. Ancak bu kovuluş, insanın akıl ve bilgelik yönünden gelişmesinin yolunu açarak, onu olduğundan daha iyi bir hale getirmeyi amaçlar. Milton’a göre; insanın evrilmesi bununla başlar ve nihayetinde insan Tanrı’yı ve cennetini hak eden bir varlığa dönüşecektir.