Devletler, egemen güç olarak, kimlerin kendi vatandaşı olacağına veya vatandaşlığını sürdüreceğine kendileri karar vermektedirler ve iç hukuk düzenlemelerinde vatandaşlıklarının hangi şartlarda kazanılacağını ve hangi hâllerle kaybedileceğini belirlemektedirler. Kanunda yer alan şartların kişiler tarafından sağlanması her daim vatandaşlığın kazanılacağı anlamına gelmez çünkü devletlerin yetkili makamları bu konuda takdir yetkisine sahiptir. Zira vatandaşlık hukuku alanında devletlerin münhasır yetkisi, mahfuz yetkisi söz konusudur.
Ancak Devletler, vatandaşlıklarının kazanılması veya kaybı kararını verirken, sahip oldukları münhasır yetkiyi sınırsız kullanamazlar. Bu doğrultuda, milletlerarası hukukî metinlerde ortaya konulduğu üzere devletlerin vatandaşlığın kazanılması ve kaybı kararları, milletlerarası hukuka; yani milletlerarası sözleşmelere, milletlerarası teamül hukukuna ve hukukun genel ilkelerine uygun olmalıdır.
Bir insan hakkı olarak vatandaşlık hakkını tanıyan temel milletlerarası metin, 10 Aralık 1948 tarihli Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesidir. Ayrıca vatandaşlık hukuku alanındaki ilk milletlerarası sözleşme niteliğinde olan 12 Nisan 1930 tarihli Vatandaşlık Kanunları İhtilâflarına İlişkin Çeşitli Meseleler Hakkında Lahey Sözleşmesi, Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan 6 Kasım 1997 tarihli Avrupa Vatandaşlık Sözleşmesi gibi uluslararası hukukî düzenlemelerde de vatandaşlık hakkına ilişkin hükümler yer almaktadır. Çalışmamızda öncelikle bu sözleşmelerde yer verilen vatandaşlık, vatandaşlık hakkı ve vatandaşlığın kaybına ilişkin hükümler üzerinde kısaca durulacaktır.
Daha sonra çalışma konumuz olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM), vatandaşlık konusuna ilişkin bazı meselelere yönelik yaklaşımları irdelenecektir. Nitekim Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan hukukî metinlerde vatandaşlık hakkı, bir insan hakkı olarak yer alsa da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) vatandaşlık hakkını düzenlememiştir. Buna rağmen vatandaşlığı irade dışı sona eren veya vatandaşlığa alınma başvurusu yahut vatandaşlıktan çıkma talebi reddedilen kimseler, hak ihlâline uğradıkları gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurabilmektedirler. Çalışmamızda AİHM’in bu tür uyuşmazlıklara ilişkin yaklaşım farklılığı ortaya konulacaktır. Şöyle ki AİHM, en başlarda vatandaşlığın kaybına yol açan veya vatandaşlığın kazanılmasını engelleyen kararlara ilişkin kabul edilemezlik kararı verirken, daha güncel tarihli kararlarında içtihadını değiştirerek kabul edilebilirlik yönünde kararlar vermektedir.
Sovereign states shall decide who will acquire or maintain their nationality. Thus, the issue on acquisition and loss of
nationality of a State falls within the exclusive competence of this State. In other words, the issue of nationality, in principle, is a reserved domain of states. States shall determine their conditions about acquiring and losing
their nationality in their internal laws. However, fulfilment of the stipulated conditions in internal law does
not mean that person has an absolute right for acquisition of nationality b ecause states have discretionary
power. This discretionary power should be used by States in accordance with international law. The terms of
international law consists of international conventions, customary international law and the principles of law
generally recognized.
The main international document that adopted the right to a nationality as a human right is the United Nations
Declaration of Human Rights (1948). Besides this, some of the conventions relating to nationality issues are
from 12 April, The Hague Convention on Certain Questions relating to the Conflict of Nationality Laws (1930)
and the European Convention on Nationality (6 November, 1997). In our paper, firstly, the articles on the right
to nationality and loss and deprivation of nationality in these international legal documents will be examined
briefly.
After that, in our study, the approaches of the European Court of Human Rights to the decisions about loss
of nationality against a person’s will and the denial of naturalization requests are going to be examined.
Notwithstanding the European Convention on Human Rights (ECHR) does not contain any provision on the
right to a nationality.ın the past , the European Commission of Human Rights rejected cases concerning loss or
deprivation of citizenship or denial of naturalization request on the grounds of incompatible ratione materiae.
The ECrtHR changed its judicial opinion about this issue.