Özet:
Arabuluculuk, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk
Kanunu’nun (HUAK) kabulü ve yürürlüğe girmesiyle birlikte 2012
yılında Türk Hukuku’na dahil olmuş, nispeten yeni bir alternatif
uyuşmazlık çözüm yoludur. HUAK’ın kabulünden sonra, Türk
Hukuku’na üç ayrı dava şartı arabuluculuk eklenmiştir. Bu düzenlemeler
Türk Hukuku açısından arabuluculuğun önemini ve yaygınlığını
arttırmıştır. Arabuluculuk faaliyeti sonrasında, uyuşmazlığın tarafları
arasında anlaşma sağlanacak olursa, bu anlaşmaya ilişkin arabuluculuk
anlaşma belgesinin düzenlenmesi mümkündür. Arabuluculuğun
tarafları, arabuluculuk anlaşma belgesinin içeriğini belirlemek
konusunda serbesttir. Ancak bu belge borçlar hukuku açısından bir
sözleşme olarak nitelendirildiğinden, sözleşme serbestisinin sınırlarına
uygun olmalıdır. Arabuluculuk anlaşma belgesi, taraflar ve arabulucu
tarafından imzalanır. Geçerli bir arabuluculuk anlaşma belgesinden söz
edilebilmesi için, arabuluculuk faaliyeti sonrasında ulaşılan bir anlaşma
olması ve tarafların iradelerini yansıtması gereklidir. Arabuluculuk
anlaşma belgesinin, akde aykırı davranış, ehliyetsizlik, irade sakatlığı
veya sahtelik iddialarıyla yargılamaya konu edilebilmesi mümkündür.