Abstract:
Türk Hukuku’nda eşin rızası kavramı, Türk Medeni
Kanunu’nun kabulüyle birlikte tartışılmaya başlanmıştır. Mal rejimlerini ilgilendiren düzenlemelerin yanı sıra aile konutu kavramının
kabulü, geçerliliği eşin rızasına bağlanan hukuki işlemlerin kapsamını
genişletmiştir. Aile konutunun mülkiyetinin eşlerden birine ait olması ya da kiralanmış olmasına göre değişik hukuki işlemler eşin rızasına
bağlanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte, geçerliliği eşin rızasına bağlanan hukuki işlemlere bir yenisi daha eklenmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun
584. maddesine göre evli kişilerin yaptıkları kefalet sözleşmesinin
geçerliliği, eşin en geç sözleşmenin kurulma anında verdiği yazılı rızasına bağlanmıştır. Medeni hukuk ve borçlar hukukunda yer alan ve
nispeten yeni sayılabilecek yukarıda açıklanan eşin rızasına ilişkin düzenlemelerden daha uzun uygulama süresi bulmuş diğer düzenleme
ise 27.05.1983 tarihinde yürürlüğe girmiş 2827 sayılı Nüfus Planlaması
Hakkında Kanun’da bulunmaktadır. Bu Kanun’un 6. maddesinde sterilizasyon ve gebeliğin sona erdirilmesi için eşin rızası aranmaktadır