Abstract:
Mal ve sermaye akışı özellikle II. Dünya Savaşı'nın sona ermesi ile hızlanmış, doğrudan yabancı sermaye (DYS) yatırımlarının birikimini ve bununla birlikte dünyanın pek çok yerinde de çokuluslu işletmelerin (ÇUİŞ) uğraşılarının artmasını kolaylaştırmıştır. Ancak, DYS yatırımlarının önemli bir devinim kazanması 1980'ler sonrasında olmuştur. DYS yatırımlarının özellikle gelişmiş ülkelerden gelişen ülkelere akması bilgi, teknik beceri, teknoloji, finansal sermaye ve insan kaynağı aktarımını kolaylaştırmış ve de ülkelerin iktisaden gelişmesine ve kalkınmasına katkıda bulunmuştur. Türkiye açısındansa, DYS yatırımları 1980 öncesi çok önem kazanamamış, 1990'lar sonrası artmaya başlamış ve ancak 2000'ler sonrası özelleştirme uygulamaları ile tepe yapmıştır. Türkiye'de DYS politikaları ve özelleştirme, 2002 yılı sonbaharında Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Hükümeti'nin iktidara gelmesi ile büyük önem kazanmıştır. Türkiye'de birçok çevre AKP'nin DYS ve özelleştirme politikalarının başarılı olduğunu iddia etmektedir. Ancak, çeşitli makroekonomik değerler göz önüne alındığında AKP'nin özelleştirme politikalarının Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomik gücü ve bağımsızlığı açısından bir başarısızlık olduğu söylenebilir. Dolayısı ile, bu çalışmanın amacı DYS kuramı üzerinde durarak, Türkiye'nin DYS ve özelleştirme politikalarını eleştirel açıdan tenkit etmek ve bu konudaki AKP politikalarının başarısızlığını ortaya koymaktır