Özet:
Âsâr-ı atîka terimi, Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiye’sinde, tarihi ve sanatsal öneme sahip nesneleri ve yapıları tanımlamak için kullanılan ilk özgün terimdir ve dolayısıyla kültür mirasını koruma tarihinde özel bir öneme sahiptir. Tanzimat döneminde koruma ile ilgili ilk uygulamalar, kültür mirası Avrupa ülkeleri tarafından yağmalanan Osmanlı İmparatorluğu için devlet malını korumaya yönelik bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır. Bu durum değerli nesnelerin ve yapıların ortak bir terim ile ifade edilmesini gerekli kılmış, ve bu süreçte âsâr-ı atika terimi kullanılmaya başlanmıştır. Terimin anlamı bağlamında tarihi ve estetik değerlere yapılan vurgu döneminin koruma anlayışını yansıtmaktadır. Âsâr-ı atîka terimi, metninin içerisinde terimin örnekleriyle açıklandığı, Türkiye’nin kültür mirasının korunması ile ilgili ilk kanuni düzenlemesi olan Âsâr-ı Atîka Nizamnamesi’ne de adını vermiştir. Bu nizamname üç defa güncellenmiş olup, bu güncellemeler ve geliştirme çalışmaları, Osmanlı hükümetinin koruma alanındaki eylemlerinin bir göstergesi niteliğindedir. Cumhuriyet döneminde âsâr-ı atîka terimi yerine “eski eser” terimi kullanılmış ve bu terimin kullanımı, Osmanlı İmparatorluğu’ndan miras kalan 1906 tarihli Âsâr-ı Atîka Nizamnamesi’nin günümüz Türkçe’sine uyarlanmış versiyonu ile birlikte 1970’li yıllara kadar yoğun olarak sürmüştür.