Özet:
Din, dinî inanç, ırk ayrımcılığı ya da toplumsal cinsiyet eşitliği
gibi kamusal açıdan önem arz eden konuları yahut cinsellik ve cinsel
yönelim benzeri toplum tarafından üzerine konuşulmaya pek de cesaret
edilemeyen “ciddi” meseleleri, gayriciddi ve alaycı bir dille ele alıyor oluşu,
ofansif mizahın sıklıkla sert eleştirilerle karşılaşmasına neden olmaktadır.
Bununla beraber ofansif mizahın iğneleyici ve ironik diline verilen tepkiler
toplumsal eleştirilerle sınırlı kalmamakta, gerek ofansif mizah ögeleri
gerek bunların süjeleri kimi durumlarda hukuk ve ceza davalarıyla da karşı
karşıya kalmaktadır. İfade özgürlüğünün yalnızca hoşa giden, zararsız ya
da önemsiz görülen bilgi ve fikirler için değil aynı zamanda toplumun
belirli bir bölümünü rahatsız eden, inciten veya sarsan bilgi ve düşünceler
için de geçerli olduğu düşünüldüğünde, ofansif mizah söylemlerinin de
bu özgürlüğün sağladığı koruma alanından faydalanacağını söylemek
pek tabii mümkündür. Bununla beraber tartışmalı konuların sivri ve
keskin bir mizahi dille ele alınması, bazı durumlarda ofansif mizah
ögelerinin nefret söylemi bağlamında değerlendirilebilmesine de olanak
sağlamaktadır. Ofansif mizahın çeşitli ülkelerde yarattığı hukuki krizlere
de ayrıntılı şekilde değinildiği bu çalışmada esasen Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi’nin konuya ilişkin içtihatları doğrultusunda ofansif mizahın
hukuki sınırları belirlenmeye çalışılmıştır.