Özet:
1980’li yıllardan sonra uygulanan ekonomi politikalarından hayvancılık önemli ölçüde etkilenmiştir. Politikalar özellikle küçükbaş hayvancılık ile uğraşanları etkilemiştir. Çünkü, bunlar Türkiye’nin çoğunlukla az gelişmiş veya geri kalmış yörelerinde yaşamakta olup, alternatif gelir kaynakları da oldukça sınırlıdır. Küçükbaş hayvancılıkla uğraşanlar tarım kesiminin en dağınık ve örgütsüz grubunu oluşturmaktadır. Bu grup, ekonomik ve toplumsal değişim süreçleri sonunda giderek daha da yoksullaşmaktadır. Türkiye’de başta küçükbaş olmak üzere hayvan sayılarındaki sürekli azalışlar da bunu doğrulamaktadır. Nitekim, 1980-2001 yılları arasında koyun sayısında %44.5, kıl keçisi sayısında %56.1, tiftik keçisi sayısında %90.4 ve sığır sayısında %33.6 oranında azalma olmuştur. Sonuçta, önemli bir nüfus grubu giderek yoksullaşmakta veya kentlere göç ederek yeni yaşam maceralarına sürüklenmektedir.Türkiye’de küçükbaş hayvan varlığının en fazla olduğu Doğu Anadolu Bölgesi ile Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde “yoksul birey oranı” sırasıyla %25.0 ve %24.0’dür. Kırsal ekonomik yapının önemli bir parçası durumunda olan hayvancılık sektörü, özellikle bu sektörü meydana getiren işletmelerin ölçekleri, yapıları, üretim süreçleri ve kuruluş yerleri açısından kendi bünyelerinde bir çok farklılıklar göstermektedir. Avrupa Birliği’ne girme çabasında olan Türkiye’de, hayvancılık sektöründe faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) daha aktif, verimli ve üretken hale gelmesi kırsal kalkınma ve özellikle de yoksulluğun azaltılması açısından önem taşımaktadır.Bu makalede, yoksulluğun tanımı, nitelikleri ve bölgesel görünümü kısaca verildikten sonra kırsal alanda yoksulluk konusu ele alınmış ve kırsal alanda yoksulluğun azaltılmasında hayvancılığın ve hayvansal ürün işleyen KOBİ’lerin rolü tartışılmıştır. Ayrıca, kırsal alanda yoksulluğun azaltılması için hayvancılık politikaları konusunda stratejiler geliştirilmiştir.