The effects of the main transportation arteries on the urban sprawl and the formation of new public spaces is an important topic of discussion today. Considering the urban roads, major arteries trigger fast development and the formation of a significant amount of urban open space together with buildings. Vehicular roads are the main elements that bring out urbanity and centrality by providing a combination of circulation at different speeds and making possible the interaction of users from local and remote areas (Jacobs, 1969; Nijenhuis, 1994 and Read, 2006). In this context, sub-spaces were defined as public spaces that are beside / under / above / between / within vehicular roads and the sub-space perceptions of pedestrians in the case of the closest part of Ankara Eskişehir Road to the city center, were investigated in an earlier study (Alanyalı Aral and Demirbaş, 2015). In the current study, Söğütözü is defined as a developing node with its rapidly increasing built stock and function density on one of the most important transportation arteries of the city, and its urban features are discussed within the scope of the emerging open spaces. Despite the unsuitable conditions, Söğütözü node displays a constant pedestrian density, and with this feature, it exemplifies ‘activity’ as an important indicator, which Montgomery (1998) defines as one of the three components of the concept of ‘urbanity’. Accordingly, a conceptual framework is developed on the characteristics of urbanity, activity and public space, and then the components of the open space stock are discussed within the scope of spaces of ‘places’ and ‘flows’ (Nijhuis and Jauslin, 2015) specific to developing nodes. Spaces of ‘places’ in developing nodes include privately owned public use spaces, in-between spaces and informal public spaces -’fourth place’s (Aelbrecht, 2016). The spaces of the ‘flows’, on the other hand, are discussed as pedestrian spaces that enhance urbanity. In the case study, firstly the historical and current development of Söğütözü node is examined, and then a comprehensive model based on the relevant pedestrian needs is suggested to evaluate the activitybased urbanity in the node. The defining elements of the activity-based urbanity are explored via map analysis and on-site observations, whereas the pedestrian perceptions in the node are investigated with the applied questionnaires. The results show that the pedestrian experience is negatively affected due to the conditional and intermittent pedestrian access, as well as the inability to provide physical, psychological and physiological comfort; nevertheless, many and various activities add vitality to the area which result in many informal public spaces (fourth places) formed at the entrances and transitions to the public and semi-public spaces. The questionnaire survey, which was conducted with fewer but still comparable numbers of users due to the pandemic conditions, included the pedestrian perception questions in the survey conducted in 2005-2007. It is seen that although today the perception of traffic such as noise increased slightly, the perception of air pollution and traffic safety problems decreased. Additionally, the perception of public space qualities like well-known and dynamic / lively spaces increased significantly and constituted the most common perception after the perception of noisy / tiresome space. The results reveal that open spaces in the node of Söğütözü, where mixed use, large-scale and fragmented complexes are dominant, cannot provide environmental and internal continuity as well as appropriate walking environment within the framework of activity-based urbanization, and thus necessitate a holistic urban design approach. The urbanism formed in this rapidly developing node can be enhanced by temporal and spatial continuities; in addition to provision of pedestrian comfort with the arrangements to reduce the negative effects of motor vehicle dominance. The overall evaluation validates that the open spaces in the node should be enriched with accessible spaces for all users, carefully designed indooroutdoor relations, cultural uses, small-scale businesses and activities spanning time.
Kentlerde ana ulaşım arterlerinin kentsel saçaklanmaya ve yeni kamusal mekânların oluşumuna etkileri günümüzde önemli bir tartışma konusudur. Kentsel yollar düşünüldüğünde ana arterler hızlı yapılaşma ile birlikte önemli miktarda kentsel açık mekânın da oluşumunu tetiklemektedir. Araç yolları, yakın çevre ile uzak alanlardan farklı hızlarda dolaşımın biraradalığını sağlayarak kentsellik ve merkez özelliklerini ortaya çıkaran ana unsurlardır (Jacobs, 1969; Nijenhuis, 1994 ve Read, 2006). Bu bağlamda kent içi otoyollarda yol boyu yan-mekânlar, otoyolların yanında / altında / üstünde / arasında kalan ve kamusallık özelliklerine sahip mekânlar olarak tanımlanmış ve Ankara Eskişehir Yolu örneğinde yolun kent merkezine en yakın kısmı olarak Dumlupınar Yolu’nun Mevlâna Bulvarı’na yakın kısmında yayaların yan-mekân algıları daha önce araştırılmıştır (Alanyalı Aral ve Demirbaş, 2015). Bu çalışmada ise Söğütözü, kentin en önemli ulaşım arterlerinden biri üzerinde hızla artmakta olan yapı ve işlev yoğunluğuyla gelişmekte olan bir odak olarak tanımlanmakta ve ortaya çıkan açık alanlar bütünü kapsamında sergilediği kentsellik özellikleri tartışılmaktadır. Söğütözü odağı uygun olmayan koşullara rağmen sürekli yaya yoğunluğu sergilemekte, bu özelliği ile Montgomery’nin (1998) ‘kentsellik’ kavramının üç bileşeninden biri olarak tanımladığı ‘aktivite’yi önemli bir gösterge olarak örneklemektedir. Bu çerçevede yazın taramasında öncelikle kentsellik, aktivite ve kamusal mekân özellikleri üzerinden kavramsal bir çerçeve oluşturulmuş, daha sonra gelişmekte olan odaklar özelinde açık mekân stokunun bileşenleri ‘yerlerin’ mekânları ve ‘akışların’ mekânları (Nijhuis ve Jauslin, 2015) başlıkları altında incelenmiştir. Gelişmekte olan odaklarda ‘yerlerin’ mekânları, özel mülkiyetteki kamusal kullanım mekânları, ara-mekânlar ve enformel kamusal mekânlar -Dördüncü Yer (Aelbrecht, 2016); ‘akışların’ mekânları ise kentselliği destekleyen yaya mekânları olarak ele alınarak tartışılmıştır. Alan çalışmasında Söğütözü odağının tarihi ve güncel gelişimi incelenmiş, odaktaki açık mekânların aktivite bazlı kentsellik özelliklerini değerlendirmek için konuyla ilişkili yaya gereksinimlerini temel alan kapsamlı bir model oluşturulmuştur. Odaktaki aktivite bazlı kentselliğin tanımlayıcı unsurları harita analizleri ve yerinde gözlemlerle, odaktaki yaya algıları ise uygulanan anketlerle araştırılmıştır. Sonuçlar, yaya erişiminin koşullu ve kesintili olması yanında fiziksel, psikolojik ve fizyolojik konforun sağlanamaması nedeniyle yaya deneyimini olumsuz etkilenmekte olduğunu; bununla birlikte çok ve çeşitli aktivitelerin alana canlılık kattığını ve yapıların kamusal / yarı-kamusal kullanım alanlarına giriş ve geçişlerde pek çok sosyalleşme mekânı oluştuğunu göstermektedir. Pandemi koşulları nedeniyle daha az ancak yine de karşılaştırılabilir sayıda kullanıcıyla yapılan anket çalışması, 2005-2007 yıllarında yapılan anket çalışmasındaki yaya algısı sorularıyla oluşturulmuş; gürültü gibi trafikle ilgili algılarının biraz artmasına karşın hava kirliliği ve trafik güvenliği sorunları algısının azaldığı, buna karşılık kamusal ve dinamik / canlı mekân algılarının belirgin bir şekilde arttığı ve gürültülü / yorucu mekân algısından sonra en yaygın algıyı oluşturduğu görülmüştür. Sonuçlar, çok kullanımlı, büyük ölçekli ve parçacıl yapılaşmaların baskın olduğu Söğütözü odağında açık alanların aktivite temelli kentsellik çerçevesinde çevresel ve iç süreklilik yanında uygun yürüme ortamını da sağlayamadığını, bu kapsamda bütüncül bir kentsel tasarım yaklaşımıyla ele alınmasının gereğini ortaya koymaktadır. Hızla gelişmeye devam eden bu odakta oluşan kentselliğin zamansal ve mekânsal sürekliliklerle desteklenebileceği; açık mekânlardaki motorlu araç baskınlığının olumsuz etkilerinin azaltılmasına yönelik düzenlemelerle yaya konforunun sağlandığı rotalar yanında tüm kullanıcılar için erişilebilir mekânlar, özenle tasarlanmış iç-dış mekân ilişkileri, kültürel kullanımlar, küçük ölçekteki işletmeler ve zamana yayılan aktivitelerle zenginleştirilmesi gerektiği görülmektedir.